Şekerci Cemil Bey
Şekerci Cemil Bey 1867 yılında İstanbul’un Şehzadebaşı semtinde dünyaya geldi. İlk mûsıkî derslerine ondört yaşlarında, o dönemin ünlü sanatkârlarından Mâbeyinci Basri Bey’den başladı. Daha yirmi yaşlarındayken, “İstanbul’un iyi ud çalanlarından bir de Şekerci Hâfız Cemil Bey var” deniyordu. Kısa sürede elde ettiği ünü sayesinde ve çok güzel bir sese sahip olduğundan, onaltı yaşında iken Mediha Sultan Camii’ne imam oldu. Bu sıralarda ünlü hanende Enderûni Ali Bey’i tanıdı ve üç yıla yakın ders aldı. Otuz bir yaşında Mızıka-i Humâyûn’a alındı. Onüç yıl çalıştıktan sonra kendi isteği ile 1911 yılında emekli oldu. 16 Kasım 1928 tarihinde Kahire’de öldü ve orada toprağa verildi.
Tanbûrî Cemil Bey
1873 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk müzik bilgilerini ortaokul sıralarında ağabeyi Ahmet Bey’den almıştır. Müzik aleti çalmaya karşı ilgisi on yaşlarında keman ve kanun ile başlayan Cemil Bey daha sonra başladığı ve ismi ile bütünleşen tanburla ustalık derecesine ulaşmıştır. Tanbûrî Ali Efendi’nin de öğrencilerindendir. Hatta Ali Efendi’nin, Cemil Bey’i dinledikten sonra “eline bir daha tanbur almayacağını” söylediği rivayet olunsa da, ona eski tarz tanbur icrasını öğretmiştir. Tanburdan başka, klâsik kemençe, lavta ve viyolonsel gibi sazları aynı ustalıkla icra ederek ekol sahibi olmuştur. Müzik aleti çalmakta erişilmez bir mertebeye yükselmiş olan Cemil Bey aynı zamanda çok iyi bir bestekârdır. 29 Temmuz1916’da İstanbul’da ölen Cemil Bey Mevlanakapı’da, Merkezefendi Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Mes’ud Cemil Bey
Mes’ud Cemil Tel, 1902 yılının Aralık ayında İstanbul’da doğdu. Tanbûrî Cemil Bey’in oğludur. Çocukluk yılları babasının mûsıkî çevresinde geçti. Babasından birkaç ders dışında mûsıkî dersi almadı. İstanbul Sultanîsi’nde öğrenciyken, onüç yaşında Daniel Fitzinger’den keman dersleri alarak batı mûsıkîsi bilgileri öğrenmeye başladı; keman üzerindeki çalışmalarını daha sonra Karl Berger’den aldığı derslerle sürdürdü. Babasının ölümünden sonra, onun çok seçkin öğrencilerinden Kadı Fuat Efendi ve Refik Fersan’la tanbur üzerinde çalıştı. Refik Talat Alpman’dan genel mûsıkî bilgileri konusunda yararlandı. 1927’de Türk Telsiz ve Telefon Şirketi’ne bağlı olarak ilk radyo yayınları başlatılınca İstanbul radyosuna girdi. Bundan sonra radyoculuk mesleğinin her alanında, spikerlik, programcılık, müzik yayınları şefliği, Ankara ve İstanbul radyoları müdürlüğü, başmüşavirlik görevlerini üstlenirken, oda orkestrası viyolonselcisi ve tanbûrî olarak da yayınlara katıldı. 31 Ekim 1963’de İstanbul’da öldü.